iSLÂMI YENiLEMEK
* islâm yenilenmez. Anlayisi yenilemek gerekir.
* Anlayis mi?.. Nurun aynadaki aksi... Aynayi yenilemek...
* Günes yenilenemez, Göz yenilenir.
* islâm, basi ve sonu olmayan ebedî yeninin ismi... Ona her ân biraz daha nüfuz etmektir ki, yenilik...
* "Bir günü bir gününe es geçen aldanmistir" hadisindeki sonsuz hikmettir ki, yeninin ve yeniligin sirrini getirmistir.
* Dava iste bu mânâda islâm'in yeni neslini yugurmakta...
* islâmin en yeni, degistirilmez ve örnek nesli, Resûl eliyle yugurulan sahabiler...
* Sahabilerin ardindan "Tabi"ler bu nesil çizgisini uzatmissa da onlardan sonra dava içtimaî plânda zaafa ugramis
ve büyük ferdî zuhurlarin çevreledigi mahzun zümrelerden öteye geçilememistir. Bu tecellide, muhafazasi en zor is olan aski
kaybetmenin ve kaba akilla yapayalniz dis plânda kalmanin neticesi olarak ilâhî hikmet asikâr...
* Emevî ve Abbasî devrelerini takip ederek Türk'ün eline geçen islâmî devlet livasi, 600 küsur yillik gerçek devlet hayatinin
ancak 250 senesinde böyle bir nesle yataklik etmis, ondan sonra 300 yil korkunç bir ask ve üstün anlayistan yoksunluk çigrina
girmis, 100 küsur senedir de, ayni ham yobaz ve kaba softa idrakinin tersine dönük sekliyle bütün cehdini islâm'a karsi çikmakta
bulmustur.
* O gün bugündür ki, nesillere kahraman diye tanitilanlar, islâm'dan tiksinmenin fikrî ve fiilî icracilari olmustur.
* islâmi, zatindan zerre feda etmeden olanca saffet ve asliyetiyle kucaklayabilecek ve nefslerinde yenileyecek nesillerin
böylece köküne kibrit suyu dökülmeye baslaninca din ihtiyacindan büsbütün kurtulamayan muvâzaaci mizaçlar her tarafta isi
reformculuga dökmüs; ve oldugu gibi bir islâm yerine, oldurulmak istenildigi tarzda bir islâm'a kapi açmaya bakilmistir.
* Reformcu, islâm'i su veya bu görüs ve mezhep lokomotifine baglamak, onu zatina ve aslina göre degil, kendi sahsî nefsine
ve idrakine ilistirmeye kalkmak, böylece çürük gördügü bir binayi kendince payandalamaya yeltenmek bakimindan, islâma cepheden
zit olanlardan daha tehlikelidir; ve islâmi kalb ve göz yenilenmesi yoluyla koruyacak olan nesil, cemiyet dairesi içinde kendisine
üç düsman taniyacaktir; asksiz ham yobaz, duygusuz kâfir, nasipsiz reformcu... Yani ruhu, kör nefsinde kabuklastiran, büsbütün
inkâr eden ve ikisi arasinda arabuluculuguna kalkisan...
* islâm, 500 yil kilicini elinde tutan Türkiye'de bozuldu ve her yerde altüst oldu. Bu, ancak Türkiye'de düzelirse her
yerde sagliga kuvusabilecegine ait ilâhî bir ihtar...
* islâmi yenileyecek olan nesil, bu ruh ve madde felâketleri Türkiye'sinde son ve som, hepçi ve bütüncü tepki hâlinde
zuhur etmekle mükellef...
* Bunca zevalin ardindan ancak kemâl çigiri açilabilir...
* Dört büyük halifenin sirayla siarlari olan merhamet, celadet, edeb ve akilda tam ikmalli ve teçhizatli olarak, 15. islâm
Asrinin esiginde, islâmi yenileme davasini çözümlemeye güçlü nesilden, ana rahmini tekmeleyici sesler duyuluyor. Aya gitmek
hüner degil, bu sesleri günesten duyulacak derecede fikirde ve aksiyonda yükseltmek marifet...
|
|
|
|
|
DERiN VE GERÇEK MÜSLÜMAN
* islâm inkilâbini, fikir plâninda, yalniz gerçek ve derin Müslüman temsil edebilir.
* Gerçek ve derin Müslüman nedir; gerçek ve derin Müslüman ne olmaktir? iste bütün mesele! Bu, meselelerin meselesini
su anda toplu olarak ele alirken, onu kisim kisim çerçevelemek borcunu da yükleniyoruz.
* Gerçek ve derin Müslümanin üç cephesi vardir: seriat, tasavvuf ve bunlarin hikmetlerine nüfuz ehliyetinde sahsî ruh
ve akil...
* Bu cepheleri su anda bir bütün ve terkip tamamligi halinde mütalâ edecek olursak, hüküm söyledir: Basta mutlak ve sabit
ölçüler manzumesi seriat olmak üzere, her sey, alttaki üsttekine tâbi olarak bu üç hakikat plânini yerine getirmekten ibarettir.
* Demek ki, gerçek ve derin Müslüman, basit riyazî ifade çerçeveleri içinde herbiri sonsuz ve dipsiz sirlarin isareti
ve bütün cemiyet ve hakikat ölçülerinin anasi ve mîzani olan seriati, dâva ve gayenin ruhu; onun bâtini olan tasavvufu da,
âlemin ve insanligin kemâl sirrini saklayici hazine bilecek ve onlari ruhunda çalkalayip mayonezin yumurta, zeytinyagi ve
limondan ibaret üç unsuru gibi tam bir ahenk içinde tutacaktir.
* Öyle ki, bastan basa esya ve hâdiseler plânina hâkim ve yeryüzünü maddî ve manevî bütün mevcutlariyle kalbur içinde
eleyici bir kudrete sahip, gerçek ve derin Müslüman, hikmet ve hakikatin (stratosfer) ine yükselirken, seriat ve tasavvuftan
ibaret sagli ve sollu kanadlariyle, bu kanadlarin ortasinda ileriye dogru uzanmis bir idrak ve tefahhus cihazi kafasindan
ibarettir. Fakat uçuran, yükselten ve erdiren birbirinin tamamlayicisi ve gerçeklestiricisi halinde seriatle tasavvuf; uçurulan,
yükseltilen ve erdirilen de sahsî ruh ve akil...
* Gerçek ve derin Müslüman, dünya ve insan kadrosunun bütün is ve fikir muhasebesini muvazenelestirmis, zimmet ve matlûp
sütunlarini tam bir sihhat ve mutabakatla karsilikli mîzana sokmus, yapilacak ve yapilmiyacak her seyi tesbit etmis, bütün
istikametleri kesfetmis ve isaretlemis, bu hayatin yasanmak zahmetine deger bütün kiymetlerini tablolastirmis, en uzak bugday
basaginin ucundaki taneden günesin kalbine kadar nabiz dinleme âletlerini her noktaya dikmis ve her unsurun gaye ve memuriyet
sirrina ermis, yer yüzüne ve madde âlemine insan tahakkümünü ve bunun muazzam cihazini âzamî istismar haddine yükseltmis,
idrak ve tekevvün çilesini nihaî hassasiyetle doldurmus, frenklerin (sajes) dedigi nihaî vecd, zarafet, huzur ve sükûna varmis;
kisaca, insan basini sümüklüböcek kafasindan ayiran tek haysiyetle varlik sirrinin bütün subelerini kahramanca kucaklamis,
plânlastirmis ve bunun insan cemiyetini teskilâtlandirmis, kâmil insan örnegidir. Bunun niçin böyle oldugunu da, gerçek ve
derin Müslümanin kisim kisim hüviyeti tâyin edilirken görülecek, islâm inkilâbini yalniz onun temsil edebilecegi anlasilacaktir.
|
|
|
|