1-Bu vasiyet, çoluk-çocugumun ve sahsi yakinlarimin dar ve hususi kadrosundan ziyade, onlarinda içinde oldugu genis ve umumî
zümreyi muhataf tutuyor. Basta gerçek Türkün ruh köküne bagli yeni gençlik, su kadar yillik mücadele
hayatimda beni okumus veya dinlemis her fert, kisaca Allah ve Rasûlüne perçinli herkes... Onlara hitap ediyorum ve dileklerimizin
yerine getirilmesi için gerekli çalismali iste bu yeni gençlige ismarliyorum. Eger üzerlerinde bir hakkim varsa, Hesap Gününde
tek tek sorumludurlar. Emanetim beni seven ve Islâm davasinda bir hak sahibi oldugumu kabul eden herkese...
2-Fikir ve duyguda vasiyete lüzum görmüyorum. Bu bahiste bütün eserlerim, her kelime, cümle misra ve topyekün ifade tarzim
vasiyettir. Eger bu kamusluk bütün tek ve minicik bir daire içinde toplamak gerekirse, söylenecek söz Allah ve Rasûlü; baska
her sey hiç batil demekten ibarettir.
3-Büyük Dogu-b.d. Yayinlari- kitabevi kuruluncaya kadar sunun bunun nesrettigi eserlerin arasindan mukaddes ölçülere karsi
küçük ve hafif çapta lâübâli, dikkatsiz ve ciddiyetsiz, hürmet ve hasyetten mahrum ne varsa-isterse nokta veya virgül olsun-onlari
reddediyor, malim olmaktan çikariyor ve bütün sorumlulugunu, bundan böyle kendi idare, murakebe ve firmam altinda çikaracagim
eserlere bagliyorum. Insaallah Hak bana onlari dünya gözüyle bütünlesmis ve tamamlanmis gösterir, arkamdan gelecekler de bu
örneklere göre devam ederler, virgül oynatmaktan bile çekinirler. Islama pazarliksiz ve simsiki baglanmadan önceki siirlerim
ve yazilarim arasinda, hatta küre kadar gidenler, ise, çoktanberi eser çerçevem disina çikarildigi her birinden ayri ayri
istigfar edildigi ve çöp tenekesine atildigi için, nereden nereye geldigimi göstermekte bile kullanilmamali ve onlarla müminleri
benden çevirmek isteyeceklere- çok denenmistir- su cevap verilmelidir: koca Hazreti Ömer, bile Allah’in Rasûlünü
öldürmeye davranmis ve pesinden bütün sahabilerin, derecede ikincisi olmak gibi bir serefe ermistir. Hiç ona bu ilk davranisindan
ötürü sonradan dil uzatan olmus mudur? Belki o noktadan bu noktaya gelmekte faziletlerin en büyügü vardir.
Eserlerim mevzuunda vasiyetim kisaca su:Ilk yazilarimdan birkaçi asla benim degil, sonrakiler de en dakik seriat mihengine
vurulduktan yani nasib olursa tarafimdan bütünlestirildikten sonra benim.. Bir kismini simdiden tamamlamis bulundugum eserlerim
üzerinde bu ölçüyü devam ettirmek ve en titiz murakebeyi sürdürmek borcu ise, mirasçilarimin ve manevi mirasçim gençligim..
Ben öldükten sonra kim ve ne suretle eserlerim üzerinde gizli bir tasarrufa kalkar da ölçüyü hafifçe bile olsa örselerse,
tezgahinin basina yikiniz. En büyük korkularimdan biri, nice müellifin basina geldigi gibi ölümümden sonraki tahriflerdir.
4-Beni, ayrica hususi vasiyetimde gösterdigim gibi Islâmi usullerin en incelerine riayetle gömünüz.
Burada, umumu vaseyette belirtilmesi gerek bir noktaya dokunmaliyim: 1935 yilinda Mürsidim ve Kurtaricim Esseyid Abdülhâkim
Efendi Hazretlerine, bir yazimi okumustum. Bu yazi, kendilerini tanidiktan sonraki dünya görüsüme ait olarak zamanenin bize
aykiri, meshur bir gazetesinde çikmisti ve Türkün tarih muhasebesini Islâmi tefekkür noktasi etrafinda çerçeveliyordu. Yaziyi
ellerine aldilar, kale istediler ve üstüne öz elleriyle altin ile yazilacak yazi buyurdular. Iste hususi zarfinda duran bu
kesilmis makaleyi, bütün eserlerimin tasdiknamesi olarak kefenime ilistirsinler..
5. Nasil, nerede ve ne sekilde ölecegimi Allah bilir.
Fakat imkân âleminde en küçük pay bulundukça, biricik dilegim Ankara’da Baglum Nahiyesindeki Yalçin mezarlikta
Seyhimin civarina defnedilmektir. Elden gelen yapilsin...
6. Cenazeme çiçek ve bando muzika gönderecek makam ve sahislara uzakligimiz ve kimsenin böyle bir zahmete girismeyecegi
malûm.. Fakat bu hususta bir muziplik zuhur edecek olursa, ne yapilmak gerektigi de beni sevenlerce malum.. Çiçekler çamura
ve bando yüzgeri kogusuna..
7. Cenazemde, namazima durmayacaklardan hiç kimseyi istemiyorum! Ne de, kim olursa olsun, kadin... Ve bilhassa ölü simsari
cinsinden imam!.. Ve bid’ad belirtici hiçbir seyi!.. Basucumda ne nutuk, ne samata, ne medh, ne su ne bu... Sadece
Fatiha ve Kur’an..
8. Mezarimda ilâhi ve ulvi isim ve sifatlardan ve benim beseri ve süfli isim ve sifatlarimdan hiçbir iz bulunmayacak..
Mevlid.. de istemem!.. Onu, uhrevi rüsvet vasitasi yapanlara birakiniz! Sadece Kur’an...
9. Simdi sira en büyük dilegimde.. Müslümanlardan, eger bu davada hizmetim geçtigine inanan varsa sunlari istiyorum: Her
ferdin, herhangi bir kifayet hesabina yanasmaksizin, benim için Necip Fazil’in kaza borcuna karsilik niyetiyle
bir günlük (5 vakit) namaz kilmasi ve yine bir gün oruç tutmasi.. Mevtanin ardindan onun için kaza namazi Safii içtihadinca
caizdir ve ayni içtihad Hanefilerce de rahmettir.
Her ferdin, en asagi 100 Tevhid kelimesi okuyup sevabinin mislini bana hediye etmesi.. 70 bine dolmasi lazim..
Birde üzerimde hakki olanlarinin bunu Allah rizasi için helâl etmeleridir..
Ölünceye dek, üzerimdeki Allah ve kul haklarindan mümkün olanini ödeyebilmek için elimden geldigi kadar cehdetmek azmindeysem
de ne olacagini, nereye hangi noktaya varabilecegimi bilmiyorum ve yardimi müslümanlardan bekliyorum. Sey’en lillah
tabiriyle bana Allah için bir sey veriniz! Yardiminizi esirgemeyiniz!
10. Allah, Allah dostlarini ve düsmanlarini unutmayiniz!
Hele düsmanlarini!.. Olanca sevgi ve nefretinizi bu iki kutup üzerinde toplayiniz!
11. Beni de Allah ve Rasûl askinin yanik bir örnegi ve ardindan birtakim sesler birakmis divanesi olarak arada bir hatirlayiniz!
|